Monday 30 August 2010

Previously on the Tour of the UK


Newcastle'dan çıkışımız girişimiz kadar olmasa da karmaşıktı. Bir süre çevre yoluna katlanıp Angel of the North'a bir elimizi sürdükten sonra tek gidiş gelişli daha sakince bir yola kendimizi atmayı başardık. Her ne kadar bize ayrılmış bir şerit ve bir sürü yönerge olsa da yanımızdan hızla geçip rüzgarıyla bizi çalkalayan tırlarla birlikte sürmek keyifli değil. Oyalanmalarla iki saatlik bir kasabalar arası sürüşten sonra öğle yemeğimizi planladığımız Durham'a geldik. Girişte ibremizi 50 km/saate vurduran bir iniş, dolu mideyle çıkılacak olması haddinden aklımıza takıldı. Neden sonra Durham'a girdik ve nerede ne yaptığımızın önemli bir kısmını unutuverdik. Sıradan bir britanya kasabası gibi başlayan görüntü şehri kesen nehre ulaşmamızla gerçekliğini yitirdi. Neyse ki şehrin eski köprüsü üzerinde onarım vardı da en azından zaman oryantasyonumuzu kaybetmedik. Çünkü tam köprü üzerindeyken hemen önümüzdeki tepeye bütün heybetiyle yerleştirilmiş 'bir kasabaya göre neden bu kadar büyük?' katedralin çanları, insan kulağının işitemeyeceği bir frekansta aslında bin yıldır aralıksız titreşen seslerini yükseltip bizi selamladı. 
Kan şekerimiz yerlerde süründüğü için bu görkemli manzaranın övgü ve görüntülemesini yemekten sonraya bırakıp, şehrin bana Bodrum'u hatırlatan canlı çarşı sokağını tırmanmaya başladık. 
Ertesi gün göreceğimiz Knaresborough'nun aksine Durham biraz daha turistik ve daha dışa dönük biz izlenim uyandırdı. Başınızı kaldırıp gökyüzünden itibaren eski mimari dokuyu tararken en alta iliştirilmiş fiyakalı vitrinli pahalı mağazaları yadırgıyorsunuz. Ha şehir belki de böyle ayakta duruyor ayrı konu, da insan bari neon lamba koymaya utanır. Bu sokak bizi sola doğru tatlı bir kıvrımla tepelikte bir meydana çıkardı. Hemen karşımızda katedralin her anlamda gölgesinde bir kilise ve tesadüfen yeni evlenmiş bir çift bulduk. 









Meydanda şehrin ortaçağ dokusuna uyumlu malzemelerle inşaa edilmekte olan bir heykel kaidesi etraftaki bütün diğer heykellere 'yenidir lan bu?' şüphesi ile yaklaşmama yol açtı. Meydanın geneline hakim bir 'leş gıda'cı önündeki direğe bisikletlerimizi kilitleyip yemeğimizi yedik. Ağrıyan dizlerimiz için Boots'dan voltaren krem aldıktan sonra katedralin etrafını keşfetmek üzere geri döndük. 











Çağrı ağrıyan dizi ve dün gece iyi uyuyamamış olmasından biraz keyifsizdi. Ben de onu dinlenmesi için köprünün ayağının dibindeki italyan (niyeyse?) kafesine bırakıp şu yolun peşine düştüm. Nehirin yanıbaşında birkaç yüz metre ilerleyen yol beni ikinci taş köprünü üzerine çıkardı. Buradan karşıya geçip karşı kıyıda nehir boyunca sürmeye devam ettim. sık sık nehire tehlikeli yanaşmalar yapan yol lastiklerim ince olduğundan çok geçmeden beni caydırdı. Tam dönmek üzereyken başımın üzerinde bir kilisenin çan kulesi yükseldi. En yenisi iki yüzyıl önce dikilmiş onlarca mezar taşının arasında Model'in 'pembe mezarlık'ını mırıldanarak dolandım biraz. Sonra bir trek reklamına daha malzeme ettim kuleyi:
Dönüşte karşıya geçtiğim köprüye vardığımda, aynı kıyıda bulunduğum için ihtişamını gözden kaçırdığım katedral yeniden gündemime yerleşti. Karşı kıyıda ilk köprüye doğru biraz daha sürdüğümde yoluma nehirde kürek çekmekte olan kayıkların iskelesi çıktı karşıma. Burada, az önce üç pedalda geçip arkama bile bakmadığım köprüden utanç içinde özür diledim.
Bütün görüntüler sesler dahası kokular(tanımadığım otlar çiçekler ve turist kadınlar) yukarıdaki bir pastel tablodaki gibi. Nasıl aç oturduysam başına, şu an gözümü kapattığımda katedralin çanlarını çaldırıp önümden de su sesi olsun diye bir kayık geçirebiliyorum. Bu tur bittiğinde bu şehir büyük olasılıkla 'peki neresi?' sorularının ilk yanıtlarından biri olacak. Beni buraya sırtında taşıyan altın yeleli küheylanıma(görgüsüz..) selam ile Durham'dan çıkıp Darlington'a gidiyorum.









Köprünün karşı kıyısında Durham Kalesi ve ağaçların arasında, dahiyane bir planla bizi kestirmeden Darlington yoluna çıkaracak Çaarı. 

1 comment:

  1. Pembe mezarliklar ? Model, yeni album mu yapti hic soylemedin!

    ReplyDelete