Wednesday 18 August 2010

“ben var ya buradan bisikletle ta annanemin evine kadar giderim”


I. Edinburgh – Londra Bisiklet Turu Manifestosu
Bizim için yol devinimi simgeliyor, yolda olma hali ise ataleti reddetme, sürekli bir gelişme, ruhsal ve bedensel olarak onarım ve yenilenme halinde olmayı ifade ediyor. Biz, yer yüzeyinin diğer alanlarına göre canlıların daha sık basması sonucu oluşmuş en küçük seyreltik bitki örtüsü hattından, ülkeleri birbirine bağlayan devasa otoyollara dek bisikletimizin bizi taşıyabileceği tüm yolları dev bir organizmanın parçası olarak görüyoruz. Dahası yol tanımına sadece asfaltı değil, yoldan geçen kimsenin algı kapsamına sığan her şeyi katıyoruz. Böylece yol, sınırları o anda geçmekte olan kişinin algılama gücü ile belirlenmiş beş duyunun her biri için bir uyaran tüneli haline geliyor. Biz buna yolda olmanın farkındalığı adını verdik.
Bisiklet yolda olma farkındalığını ve yer değiştirme hissini en fazla besleyen taşıt aracıdır. İnsan beyninin ayrıntıları takip hızı yalnızca bir bisikletlinin hızıyla uyumludur. Yürüyüş hızında algı açlığına girersiniz ve sıkılırsınız. Herhangi bir motorlu taşıtla gezmek ise zihin akışıyla konuşan birinin sözlerini takip etmeye çalışmaya benzer. Yeterince hızlı bir taşıtta kaçırdığınız ayrıntılar, yakalayabildiklerinize nazaran kat kat fazladır (Dahası bizce o kütledeki hiçbir cisme o kadar ivme kazandırılmamalı). Uçak seyahati ise insanın ne zaman nereye gittiğini dahi takip edemediği bir anestezi halidir, ki bulutların üzerinde güneş ile zaman mekan oryantasyonu sağlamaya kendini parçalayan maceraperver uçak yolcularının daha hazin jet-lag’ler yaşadığı kaydedilmiştir. Bisiklet yavaştır, sürerken yolun kenar süsleri ayırdına varabileceğiniz bir hızla geride kalır. Böylece karşıdan karşıya geçmeye çalışan tosbağa sürüsünü size yollanan slayt gösterisinden değil kendi gözlerinizle görürsünüz.
Bisiklet ile yer değiştirirken beş duyunuz ve bilimsel temeli olmayan daha birçoğu, sizi takip edebilecektir. Beyniniz sürekli sizden habersiz veri toplar ve farkındalık adı altında bilincinize rapor eder. Böylece nerede olduğunuzu, kolunuz veya bacağınız hangi konumlarda olduğunun farkına varırsınız. Uzun mesafeleri kısa sürede katettiğinizde beyninizin kafası karışır. Kahvaltıyı bodrumda öğle yemeğini istanbulda yediğinizde, nerede ne yediğinizi anlamanızı engelleyen o sersemlik bundan kaynaklanır. Bisiklet kullanırken katettiğiniz mesafelerin ayırdına varırsınız, diğer bir deyişle zihniniz yolculuğa eşlik edebilir. Zamanında kızılderililerin uzun süre at bindikten sonra “ruhlarımız geride kaldı” söylemi ile bir süre beklemeleri de buna işaret eder.
Bisiklet rahat bir ulaşım aracı değildir, tekerin üzerinden geçtiği en küçük taşı veya asfalttaki en ufak çatlağı bile hissedersiniz, zihniniz sarsıntıyla durağanlıktan kurtulur ve öğrenirsiniz. Bisikletinizin katettiği her metre tamamen sizin harcadığınız güç ile kazanılmıştır. Bu nedenle bu metreyi dolduran her algı sizin için ilk kazandığı parayı harcama keyfi değerindedir. Dik bir yokuş tırmanırken yükseldiğiniz rakım kazandığınız potansiyel enerjiden ibaret değildir, yeterince ağrı duymuşsanız o rakım sizin için bir hazineye dönüşür. Birden kendinizi bulunduğunuz yükseklik için cimrilik yaparken bulursunuz. Yolunuz yüksekliğini tatlı bir eğimle iktisatlı kaybetsin istersiniz, dik bir iniş savurganlık gibi gelir.  Bisiklet kullanmak bir yolda olma sürecidir. Bilinenin aksine, eğer bisiklete binmeyi seviyorsanız amacınız gittiğiniz yere bir türlü varamamak ve daima sele üzerinde kalmaktır.
Bisiklet ile durmak da kolaydır. Yolda bir ağacı patikayı çeşmeyi beğenirseniz durup yanına gidebilirsiniz. Motorlu taşıtların uyandırdığı "yola çıkılan ve varılan yerler arasındaki klimatize tünel" hissi bisiklette yoktur.
 Bisiklet bir yarış aracı değildir. İnsanoğlu antik bir mirasın hükmüyle her cisim veya varlık üzerinden yarışabilir ayrı konu. Ayrıca tamamen insan gücüyle ivme kazanabilmesi nedeniyle bu noktada yarışan bisiklet değil bisikletçidir. Biz aramızda daima varolan ve diyalektiğimizi körükleyen tatlı rekabete rağmen bu bisiklet turunda yarışmıyoruz. Amacımız bisiklet sürmek ve bu sürüşü dağarcığımızı en görkemli ve en güzel algılarla besleyebilecek bir rotada yapmak. Ruhsal ve bedensel anlamda serpilip gelişmek, turun sonunda başlayan iki bisikletçiden farklı olmak.
Buraya yazdığımız her satırı, yol boyunca yakalayabildiğimiz algıların bizde uyandırdığı anlamları olabilecek en güzel şekilde anlatabilmek için kaleme alıyoruz. Bu günceyi okuyanlarda uyanacak en ufak "yerimizde olma isteği" bizim en temel ve saklı hedefimizdir.

1 comment:

  1. hikayenizi iştahla izleyeceğim.
    iyi yolculuklar. iyi eğlenceler.
    akgün

    ReplyDelete