Monday 30 August 2010

7. gün, Northampton (kuzeyhamud)


Çok yolumuz var sandık biz bugün. Ne var ki 96. kilometrenin sonunda olaysız (olumsuz anlamda) ve sorunsuz yine otelimizdeyiz. Ayağımız çabuklaştı biraz, ortalamalarımız giderek yükseliyor. Yokuşları 20 ile düz yolda da 35 km/saat hızla gidebiliyoruz. Hele Çağrı kamyonete bir ivme kazandırdı mı duramıyor zaten.

Nottingham'dan çıkışımız çok kolay oldu, bunda yanımızda taşıdığımız ÇPS (Çaarı pozişıning sistemi) cihazının önemli rolü var. Her sabah otelden ayrılmadan yolumuzda geçeceğimiz tüm yerleşimleri ve önemli sapakları yalnız kendinin deşifre edebildiği sinek pisliği puntosundaki yazısı ile yazıp bisikletin orta barı ile vites telleri arasına sıkıştırıyor. Bugün Loughborough'daki manasız bir dirseği kestirme yollarla bu sayede savuşturabildik ve sanırım bu sayede hesabımızdan daha kısa bir yolla vardık hedefimize. Bugünün sürprizi Nottingam çıkışında karşılatığımız iki bisikletli ile önce kibar selamlaşmalar ve sollaşmalarla başlayan, akabinde 'E aynı yere gidiyoruz sanırsam' sohbeti ile devam eden yol arkadaşlığımızdı.
İsimlerini öğrenemedik, sadece Nottingham'da yaşadıklarını ve Leicester'a kızının evinde yemeğe gittiklerini biliyoruz. Yaklaşık 20 kilometre kısa sohbetlerle birlikte sürdükten sonra arayı açıp gözden kayboldular.


Leicester'a giriş ve çıkışımız düşündüğümüzden kolay oldu. Ön cepheleri çiçeklerle süslü sevimli dükkanlarla dolu sokaklarda gezdikten sonra bir şeyler yedik. Görülecek fazla bir şey olmaması üzerine yine vakitlice yola koyulduk.

Sağdaki resimde Leicester çarşısında bir meydan, bir saat kulesi ve Olgar'ın İzmir özlemi görülüyor.











Yolun ikinci yarısında (Leicester - Northampton) yeşilin derinliği, yolu sanki yutmaya çalışması yönünde İskoçya yolları ile kapışacak güzellikteydi. Sıkı çimenden yaklaşık iki metrelik bir kenar çizgisi kuralmış gibi bütün yolun kenarında devam etti. Yolun birbirinden ayırdığı sevgililer gibi karşılıklı dallarını uzatmış ağaçlar yüzünden sık sık yolun ortasına kadar yaklaşmak zorunda kaldık. İşte bu tünel bitmesin diye iyice hızımızı kıstık, mola için gereksiz bahaneler bulduk. Bisikletlerimiz yolu takip ederken zihinlerimiz sayısız kez ormanın içinde kayboldu.


Bugün yolumuz bize biraz kısa geldi, benim hala süresim var..

1 comment: