Saturday 4 September 2010

10. gün, Stonehenge..


Toplam 122 kilometrelik turun en uzun parkurunu dün tamamladık. Yolda yorgunluğumuzu çok hissetmesek de eve varıp sele dışında bir yüzeye oturduğumuz anda neyin ne olduğu ortaya çıktı. Bulunduğumuz Thatcham kasabası aslında hemen batısında uzanan Newbury (nivbörüyün okunur) adlı daha büyük bir kasabanın uzantısı gibi. Yolu 140 kilometre gibi öngörmemize rağmen tamamen ağırlıksız sürmenin verdiği cesaretten olsa gerek yola koyulmamız 10 buçuğu buldu. Newbury'nin çıkış kapısını bulmak da yarım saatimizi aldı ama biz 19km/sa küsür ortalama ile dünkü turu toplam 6 buçuk saatte tamamladık. Bir önceki gece Stonehenge yolunu çizerken oldukça zorlandık, eninde sonunda mutlaka 'dual cariageway' adını verdiğimiz curcunanın içine düşmek durumunda kalıyorduk. Yolu elimizden geldiğince köylerin kasabaların arasından geçirdik (haritalarda sarı hatta beyaz olarak gösterilen köy yollarının önemli bir kısmında asfalt yeşil ya da kırmızı yollara göre daha düzgün.). Sonunda A303 anayoluna bağlandığımızda önümüzde tırlarla kucak kucağa geçilmesi gereken sadece 10 kilometrelik bir yol kalmıştı. Biz otoyola girer girmez trafiğin tıkanması (bizle ilgili olmayan nedenlerden ötürü) hatta durması bize kelt tanrılarının bir hediyesi oldu. Sağlı sollu duran araçların açık camlarından yayılan araba kokuları ile döşenmiş tam bize kadar bir koridordan, adeta motorsiklet kullanan bir Trinity misali son 10 kilometreyi de geçiverip kendimizi Stonehenge'in çimenlerine attık.
Stonehenge yeryüzündeki tüm turistik mekanlarda olduğu gibi, fotoğraflarında göründüğü kadar görkemli değil. Dahası, iki yıl önce aralık ayının sisli puslu havasında ilk kez gördüğümde hayal gücümün en doğaçlama sololarına eşsiz bir altyapı döşeyen aynı taşlar, cascavlak güneşin ve masmavi gökyüzünün altında kaçak arsada yarım kalmış apartman temeli gibi göründü gözüme. Taşların daha fazla çalınamaması için aldıkları güvenlik önlemi çerçevesinde, baktığımız uzaklıktan griye boyanmış strafor tiyatro dekoruna benzettim binlerce yıllık kültür mirasını. Neden sonra utandım kendimden, onları ta nerelerden çekiştirip getiren insanları düşündükçe bir an tüylerim ürperdi. Tam havaya girmişken taşların hikayesini dinlediğimiz cihazdaki kaydın çok ucuz bir mitolojik sayıklamaya girişmesi üzerine yine milliyet gazetesinin verdiği kartondan stonehenge maketi önünde buluverdim kendimi.    
Yakın zamanda Stonehenge çevresinde yeni buluntulara rastladıklarını eve geldiğimizde Mark'tan öğrendim. İnsanların uzun kuyruklar halinde bayırdan yukarı yürümelerini açıkladı bu durum, ama biz çoktan atlamıştık. Öğle yemeğimizi Stonehenge çayırına yayılarak yedik. Çimen üzerinde yemek Çağrı'ya festival ortamını hatırlatırken, ben bir çağrışım yapabilecek kadar yediğim şeyden zihnimi uzaklaştıramadım.
Önümüzde hala 60 küsür kilometre olmasına rağmen, hatta bence önümüzde hala 60 kilometre olmasından dolayı, fotoğrafıdır, amele yanığı eşitleme çalışmalarıdır, yola çıkmayı geciktirmek için tüm çabamızla oyalandık. Sonunda bizi bekleyen akşam yemeği uğruna (evet yeni yemiş olabiliriz ne var?) zor ama bir o kadar da güzel yola çıktık. A303'ün dönüş trafiği bizi çok korkutmadı. Sadece köy yollarına girişte otoyolun tam ortasına açılan delikten karşıya geçmek için uzun süre uygun bir boşluk bekledik. Yolun devamı başladığı gibi bitti. Dün, başladığımız noktaya geri döndüğümüzden yerçekimi ile alacak-vereceğimiz olmadan tamamladık parkurumuzu. Yağış açısından Sturbucks'ın devamlı akan su sistemini kullanan Britanya'nın bereketli doğası, bizi yine umulmadık hayvan sesleri ile tedirgin eden lanetli ormanlar içine sürükledi.
Ben de sağdan gelen tuhaf sesler yüzünden yeterince yanaşamadığım için ortalayamadım fotoğrafı.
Dokunmanın serbest olduğu taşların yanında Çaarı görülüyor. Yol boyunca küçük köylerde bazı bahçe taşlarını stonehenge taş dokusuna çok benzettim. Kimbilir bizim Ege köylerinin bazılarında evlerin temel taşlarında medusa başı figürü seçilebildiği gibi bir durum, muhassır medeniyetler seviyesindeki İngiltere'de de olabilir.
Stonehenge'in çekebildiğim en turistsiz fotoğrafı ile bugünün özetini bitiriyorum. Henüz 4. günde olduğum daha ayrıntılı anlatımda sırası geldiğinde bugünkü yolculuk için de söylemek istediklerim var. En azından Stonehenge'e doğu yönünde yaklaşacak bisikletçilerin, hakkında uyarılması gereken biri %14'lük olmak üzere iki epik yokuş, bunların arasında sayılabilir. Stonehenge bugün hiç 3500 yıllık gibi gelmedi bize, sanırım yanına kadar sokulup bakmak yerine doğru zamanda doğru yerden çekilen fotoğrafları üzerinden geçmişe doğru hayaller yola çıkarmak en doğrusu. Bu sonuncu da, bulutların sevimli bir oyunu ile keltik inançları gıdıklayan bir fotoğraf olmuş tesadüfen..

No comments:

Post a Comment